İdrar kesesi, sidik torbası veya mesane, memelilerin anatomisinde idrarı böbreklerden atıldıktan sonra, idrar çıkarmadan önce, depolayan organdır. İdrar, idrar kesesine üreterlerce getirilir, üretra aracılığıyla atılır. İdrar kesesinde 600 ml. kadar idrar birikebilir.
Üretra yaralanmalarının tedavisinde genel prensip eğer aşırı miktarda kanama varsa kanamayı kontrol etmek için perineye ya da penise baskı uygulanmasıdır. Üretrografi normal ise hastanın idrar yapmasına izin verilir. Eğer idrar yapamaz ya da kanlı idrar yapar ise hastaya sonda takılır. 10-14 gün sonra sonda çıkarılır.
İşlem lokal ya da genel anestezi ile yapılacaktır. Daha sonra cerrah, testis torbası veya karnın alt bölümünde kesik atar. Cerrah, içeride bulunan sıvıyı boşalttıktan sonra keseyi dikerek kapatır. Operasyon bittikten sonra aynı gün eve gidebilirsiniz. Ameliyatı izleyen günlerde ameliyat bölgesinin kuru ve temiz tutulması
İdrartorbası hastanın bacağına ya da yatağa sabitlenir. Kadınlarda sonda geri çıkartılacağı zaman ise, sonda balonuna enjekte edilen su geri çekilir. Balon söndükten sonra, hortum geri çekilerek çıkartılır. Erkek Sondası Nasıl Takılır? Erkek üretrası yaklaşık 20 santim uzunluğunda olup, üretranın ucu açıktır.
Butoplama yöntemi, idrar toplamak için başka uygun kapların yokluğunda yardımcı olabilir. Bu şekilde idrar toplamak oldukça basittir. eksileri: Torbanın steril olmaması nedeniyle, bir torbaya paketleme en hijyenik yöntem olarak adlandırılamaz. Paket hareket edebilir ve idrar anne ve etrafındaki nesnelerde tükenir.
İdrar kaçırmanın birçok nedeni ve tipi vardır. İdrar kaçırma kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Spor yaparken, gülerken, aksırıp öksürürken, yürürken ve benzeri durumlarda ortaya çıkan idrar kaçırma stres tipi idrar kaçırma olarak adlandırılır. Stres tipi idrar kaçırmanın iki temel nedeni vardır.
IcYd68p. Dr. Kağan Kocatepe'nin youtube kanalında hazırladığı video içeriğinin transkripsiyonu video sayfanın en aşağılarında Epidural veya spinal sezaryen esnasında neden idrar sondası takılır? Takılması şart mı? Ne zaman çıkarılır? Sezaryen esnasında sonda çoğunlukla takılıyor. Ama işin gerçeğine dönecek olursak aslında sonda takılmasının bir iki tane nedeni var Birincisi, doğum sonrasında sezaryen sonrasında eğer anne tarafından mesanesinin yani idrar torbasının dolduğu hissedilmezse o zaman orada çok aşırı büyür idrar torbası, glob dediğimiz durum ortaya çıkar ve bundan mesane-idrar torbası zarar görür. En büyük neden o. Ama bu özellikle epidural/spinal, yani kombine veya spinal ve epidural yapılmış olanlar için daha da geçerli. Çünkü orada o his kaybı belirgindir. Ne çıkıyor buradan sonuç? Bir kere öncelikle eğer lokal anestezi yapılmışsa sonda şart. Genel anestezi yapılmışsa zaten uyandıktan sonra sezaryenden, kendini hissetmeye başlayacağı için idrarını da hissetmeye başlayacak, onlarda zorunlu değil. Ama genelde takılıyor. İkinci takılma nedeni de, bizim ameliyat sahamızı acaba örter mi diye. Yani biz tam böyle bebeğe ulaşacakken keserek, tam da önümüzde mesane olur mu diye. Bu da çoğunlukla olmayan bir şey onu söyleyeyim. En büyük bir mesanede bile çok acil şartlarda girdiğimiz ve hiç idrara çıkma imkanı olmamış veya idrara çıktığını zannetmesine rağmen, çünkü doğum eyleminde öyle olabiliyor, hiç idrarını boşaltamamış bir anne adayında bile ameliyat esnasında mesaneyi biraz aşağı doğru çekerek bebeğe ulaşabiliyoruz. Ama yine de tabii ki bu bize ekstradan bir efor gerektiriyor. Bazen de mesanenin zarar görmesine neden olabiliyor çok ender olarak. Özetle söylemek gerekirse çoğunlukla artık günümüzde zaten lokal anesteziyle yapıldığı için sezaryen, buradan bariz olarak ortaya çıkıyor ki, sonda çoğunlukla takılıyor. Ne zaman çıkartılmalı? En az 12 saat geçtikten sonra genelde de 24 saat sonunda çıkartılıyor. Mesaneye sonda takılmasının, idrar sondası takılmasının bir avantajı da şu idrar çıkışını takip ediyoruz. Özellikle kan kaybı çok fazla olmuşsa, kan kaybı çok fazla olduğu zaman ne olur? Az idrar yapar böbrekler. İdrar az yaptığı için de bunun takip edilmesi lazım, işte biz mesanemizde sonda olursa eğer idrar sondası olursa bunu daha kolay takip edebiliyoruz. Yani buradan aslında bir neden daha ortaya çıkıyor Kan kaybının aşırı olduğu durumlarda annenin, yeni annenin hemodinami durumunu yani vücudun genel durumunu takip etmek için bir anlamda aslında idrar sondası şart diyebiliriz. Onun dışında da işte başta anlattığım gibi çoğunlukla şart. Ama bazen takılmayadabilir. Özellikle genel anestezi ise. İLGİLİ KONULAR Hangi Durumlarda Sezaryen Gerekir? Sezaryen Nasıl Bir Ameliyattır? Sezaryen Ameliyatı Resimleri Sezaryen Ameliyatı Sonrası Sezaryen Sonrası Normal Vajinal Doğum SSVD Sezaryen doğumda epidural mi, spinal anestezi mi daha iyidir? Sezaryen dikişleri öksürme, hapşırma, yorulmayla açılabilir mi? Dikişlerin koptuğu nasıl anlaşılır? Epidural-spinal sezaryen olacak anne adaylarının kaygıları ameliyatı görme, sesleri duyma korkusu Yenidoğan Apgar İncelemesi Yeni Doğan Bebeğinizi Tanıyın Video EPİDURAL-SPİNAL SEZARYEN ESNASINDA NEDEN SONDA TAKILIR? HER ZAMAN TAKILMALI MI? NE ZAMAN ÇIKARILIR? Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>
Mesane böbreklerin ürettiği idrarın depolandığı organa verilen isimdir. Halk arasında idrar torbası, idrar kesesi olarak da bilinir. Karnın alt kısmında bulunur ve idrar doldukça genişleyip, idrar boşaltıldığında küçülebilen elastik, kas yapısında bir Uzmanı Op. Dr. Murat Tolga Gülpınar kanser haftası nedeniyle mesane kanseri hakkında bilgilendirmelerde kanseri mesanedeki hücrelerin kontrol edilemez bir şekilde büyümesiyle oluşur. Bu hücreler zamanla bir tümör halini alır. Mesanenin derin tabakalarına ve daha sonra vücudun diğer organlarına yayılma potansiyeli kanseri olduğumu nasıl anlarım? Bulguları nelerdir?Sadece mesane kanserine özgü bir bulgu yoktur. İdrarda kan gelmesi en sık görülen işaretlerdendir. İdrara çıkma sıklığının artması, idrar yapma zorluğu, ağrılı idrara çıkma ve yanma hissi gibi bulgular da görülebilir. Ancak bu bulgular idrar yolu enfeksiyonu, prostat büyümesi, böbrek taşı gibi hastalıklarda da görülebilen kanseri olma riskini arttıran durumlar nelerdir?Mesane kanserine yakalanma ihtimalini arttıran bazı faktörler vardır. Bunların bir kısmı bizim elimizde olan ve değiştirebileceğimiz şeyler iken bazıları ise değiştiremeyeceğimiz elimizde olmayan şeylerdir. Bu risk arttırıcı faktörlere sahip olmamız bizim mutlaka mesane kanserine yakalanacağımız anlamına gelmez. Sigara içmek mesane kanseri için en önemli risk faktörüdür. Sigara içen bir kişi mesane kanserine yakalanma ihtimalini 3 kat olarak kimyasallarla çalışan kimselerde de mesane kanseri riski artabilir. İçme suları ile arseniğe maruz kalmak da bir risk faktörüdür. Gün içerisinde yeterli sıvı tüketen kişilerde ise az sıvı alanlara göre mesane kanseri daha az rastlanılır. Mesane kanseri daha çok erkeklerde ve ilerleyen yaşlarda görülür. 50 yaşın altında görülme sıklığı ırklarda ve coğrafyalarda daha sık saptanır. Ülkemizde de mesane kanseri sık görülen bir kanser türüdür. Ailesinde mesane kanseri olanlar daha fazla mesane kanserine yakalanma riski taşırlar. Bazı kemoterapi ilaçları ve radyoterapiye maruz kalmak, kronik idrar yolu enfeksiyonları, mesane taşı ve kronik sondalı yaşamak da mesane kanseri görülme ihtimalini kanserinin tanısı nasıl konulur?Mesane kanserine işaret edebilecek bulguları olan hastalar mutlaka doktora başvurmalı, doktor tarafından önerilen tetkikleri ve radyolojik incelemeleri yaptırmalıdır. İdrar tahlili ile idrardaki renk değişikliğinin kanama olup olmadığı çok küçük boyutta olmayan tümörleri gösterebilen, radyasyon içermeyen, hemen her sağlık kurumunda bulunan ve ekonomik bir görüntüleme yöntemidir. Tomografi, manyetik rezonans inceleme ve ürografi ile de tümörler tümörü şüphesi olan ancak radyolojik olarak görüntülenemeyen hastalarda idrar sitolojisi denilen idrar içerisine dökülmüş kanser hücrelerini saptayabilen bir patolojik inceleme yapılabilir. Yine bazı tümör belirteçleri idrarda sitoloji gerekse tümör belirteçleri tümörün olmadığını göstermekte kısmen faydalı testlerdir. Mesane tümörü şüphesi olan hastalar üroloji uzmanı tarafından sistoskopi ile incelenirler. Sistoskopi ucunda kamera olan ince bir tüpün mesaneye ilerletilmesi şeklinde uygulanır. Kamera ile mesanenin içi görüntülenirken bu tüpün içerisinden çalışabilen aletler yardımıyla mesanede saptanan lezyondan biyopsi almak da kanserinin çeşitleri nelerdir?Sistoskopi ile elde edilen biyopside kanserin tipi belli olur. Mesane kanserleri hangi hücre tipinden oluşuyorlarsa o isimle adlandırılırlar. Birçok hücre tipinde mesane kanseri olmakla birlikte en sık ürotelial kanser kanserinde tedavi seçenekleri nelerdir?Mesane kanseri hastalarının neredeyse tamamı tedavi süreçlerinin bir anında cerrahi tedavi görürler. İlerlememiş mesane kanserleri mesane içerisinden yapılan endoskopik bir girişim ile sadece tümörün kazınması-çıkartılması şeklinde tedavi edilebilirken, ilerlemiş kanserlerde mesanenin tamamen alınması gündeme içi ilaçlama tedavisi endoskopik ameliyatlardan sonra uygulanır. Tümörün nüks etmesini ve ilerlemesini önlemeyi amaçlayan bir kanserlerde kemoterapi ve radyoterapi tedavileri zaman içinde gündeme gelebilir. Kemoterapi medikal onkolog, radyoterapi ise radyasyon onkoloğu tarafından uygulanır. Hangi tedavi yönteminin seçileceğine karar verirken hastanın yaşı, ömür beklentisi, eşlik eden hastalıklarının varlığı, tedavilerin yan etkileri ve kanserin evresi ve ilerleme eğilimi belirleyici uzmanı mesane kanseri hastasının kendine özel şartlarını gözönünde bulundurarak hastaya bir tedavi şeklini önerecektir.
Stok Kodu coloplastidrartorbası500 * 1,77 TL den başlayan taksitlerle! Coloplast Conveen Bacağa Bağlanır İdrar Torbası 500ml sağlayan, güvenilir kendini kanıtlamış ve konforlu bacak idrar torbası. her pozisyonda düzenli akışını sağlayan ve dışarıdan belli olmayan oluklu tüp. iken dahi ince profilli, merkezden birleştirilmiş torba Güvenlik ve konfor için diğer kaliteli özellikler İkinci bir emniyet için kenarlardan çift birleşimlidir. Geri dönüşsüz valf idrarın geri akışını önler, torbayı daha hijyenik kılar. Prezervatif sondaya güvenle bağlanabilir. Yumuşak arka astar cildin nefes almasını sağlar, konforu sunar. Torba PVC'siz yumuşak ve hafif materyalden üretilmiştir. *500ml ve 1500ml kapasiteli çeşidi mevcuttur. Tavsiye Et
Üreme Engelinide Aşalım Modern Tüp Bebek yöntemleri engelli çiftlerinde hizmetinde… Erkekte Omurilik Felci Amerikan istatistiklerine göre omurilik felçli hastaların yaş ortalaması 26’dır. Omurilik felçli erkekler kadınlara oranla 4 kat fazladır. Modern tıp yöntemleri omurilik felçli hastaların tedavisinde çok önemli gelişmeler sağlamış ve bu hastaların yaşam süreleri uzamıştır. Bu durumdaki erkeklerin yeni bir cinsel yaşama da uyum sağlamaları gerekmektedir. Omurilik felçli hastaların çoğunluğunu oluşturan genç erkeklerin cinsel ve üreme konularındaki rehabilitasyonu da önem kazanmıştır. Omurilik hasarı olan erkeklerin bir çoğunda cinsel fonksiyon ve sonucunda babalık yetisi olumsuz etkilenir. Bu etkilenme, omurilik hasarına eşlik eden hareket ve kas sorunlarıyla birlikte ereksiyon sertleşme ve ejakülasyon boşalma sorunlarını içerir. Ayrıca, erkeklerin çoğunda cinselliklerini etkileyen ruhsal değişimlerde olur. ERKEKLERDE NORMAL CİNSEL FONKSİYON Erkeklerde iki tip ereksiyon olur 1 Psikojenik ereksiyon 2 Refleks ereksiyon Psikojenik ereksiyonun kaynağı beyindir. Cinsel dürtü uyandıran düşünce, görsel veya işitsel uyaranlarla sertleşme başlar. Beyinden çıkan sinyaller sinirlerle T10- L2 seviyesine iletilir. Buradan da penise iletilerek sertleşme olur. Refleks ereksiyon penis, kulak veya boyun gibi erojen bölgelere uyarılarla olur, istem dışıdır. Refleks ereksiyon cinsel dürtü olmadan da olabilir. Bu refleksi kontrol eden sinirler S2-S4 aralığındadır. OMURİLİK HASARINDAN SONRA CİNSEL FONKSİYON Omurilik hasarlı erkeklerde psikojenik ereksiyon olabilmesi hasarın seviyesi ve ciddiyetine bağlıdır. Genelde, alt seviyeli tam olmayan hasarlarda psikojenik ereksiyon daha olasıdır. Sinirsel hasarın tam olduğu erkeklerde psikojenik ereksiyon daha az olasıdır. S2-S4 arasındaki sinirler sağlam ise omurilik hasarlı erkeklerin refleks ereksiyon yeteneği bozulmaz. Ancak omurilik hasarlı erkeklerin hepsi aynı durumda değildir, her biri farklı klinik durumlarda olabilir, bireysel değerlendirme yapılmalıdır. Omurilik problemi olan erkeklerin çoğunda bir dereceye kadar ereksiyon olabilirse de erektil disfonksiyon sertleşme yetersizliği sık görülür. Erektil disfonksiyon tanımı bir erkeğin kendisinin veya partnerinin cinsel ihtiyaçlarını giderecek kadar penis sertliğini sürdürememesi durumudur. Erektil disfonsiyon omurilik hasarı yeni olan hastalarda ciddi başlayıp daha sonra bir miktar düzelebileceği gibi, başlangıçta çok ciddi olmayıp sorun sonradan da ciddileşebilir. Travmadan sonraki ilk zamanlarda, spinal şok döneminde, ereksiyon kaybolur, ereksiyonun tekrar geri dönmesi için gereken zaman tam olmayan hasarlarda birkaç gün iken, ciddi durumlarda 1 yıldan fazla olabilir; ya da hiç geri dönmeyebilir. Erektil disfonksiyonun birinci basamak tedavisi sildenafil, tadalafil veya vardanafil gibi ilaçlar olabilir. Bu ilaçlar penise olan kan akışını artırarak etkili olurlar. Sadece ilacı almak ereksiyonu başlatmaz, cinsel bir uyarımda gereklidir. Cinsel aktivite bittiğinde penise olan kan akışı azalmalı ve ereksiyon çözülmelidir. Eğer 4 saatten daha fazla süre ereksiyon devam ederse priapizm acil tıbbi yardım gerekir. Priapizm tedavisinde geç kalınırsa peniste kalıcı hasar oluşup bir daha ereksiyon olmayabilir. Omurilik hasarının T6 ve daha yukarıda olduğu hastalarda cinsel aktivite sırasında çok tehlikeli bir tablo olan otonomik disrefleksi gelişebilir. Bu durum, omurilik hasar seviyesinin altında kalan bir uyarıya sinir sisteminin gösterdiği aşırı tepki olarak açıklanabilir. Bu uyarı cinsel aktivite olabildiği gibi mesanede idrar birikmesi, kabızlık, cilt yaraları gibi durumlar da kızarma, şiddetli baş ağrısı, burun tıkanıklığı ve görmede değişiklikler çift görme, bulanık görme, kılların dikleşmesi piloereksiyon ile seyreden bu durum geliştiğinde cinsel aktivite durdurulmalıdır ve mutlaka tansiyon takibi yapılmalıdır. Tansiyonu yüksek hastalar otonomik disrefksi tanısı alırlar ve bu bulgular düzelene dek yakın takibe alınırlar. Tansiyon yüksek değilse kullanılan penis sertleştirici ilaçların yan etkisi olarak kabul edilir. Bu nedenle erektil disfonksiyon için ilaç almadan önce mutlaka doktora danışılmalı uygun ilaç, uygun doz seçimi yapılmalıdır. EREKTİL DİSFONKSİYON İÇİN DİĞER TEDAVİLER 1 Penise enjeksiyon Çeşitli ilaç veya ilaç kombinasyonları penis köküne enjekte edilerek 1- 2 saat süren ereksiyon elde edilebilir. Bu yöntemin haftada bir defadan daha fazla kullanılması tavsiye edilmez. Bir omurilik hastasının kendi penisine enjeksiyon yapması kolay olmadığından bu enjeksiyonu bir tıbbi personele yaptırması uygundur. 2 Transüretral tedavi Penisin idrar deliğinden içeri konan küçük bir fitil penis damarlarının genişlemesine ve kanın penise dolmasına neden olarak sertleşme sağlar. Alprostadil bu amaçla yaygın kullanılan bir ilaçtır. 3 Vakum pompası Penis tüp şeklindeki bir cihazın içine konarak vakum çalıştırılır. Vakum etkisi damarlardaki kanın penis içine doğru akışını hızlandırıcı etki yapar. Penisin dibine sarılan bir lastik sertleşmeye yardım eder. Bu lastik aynı zamanda bazı omurilik hasarlı hastalarda görülen cinsel aktivite sırasında idrar kaçırmayı da engeller. 4 Penis protezleri Cerrahi yöntemle penis dokusu içine konan sert, bükülebilen veya şişirilebilen protezler istendiğinde penis sertleşmesini sağlar. 5 Penis vibratörü Bu amaçla çeşitli cihazlar vardır. T10 seviyesinin üzerindeki hasarlarda büyük oranda ereksiyon ve ejakülasyon sağlanır. Vibratörler penise değdirilerek kullanılır. Vibratörlerin başarılı olmadığı durumlarda rektal prob elektro-ejakülatör kullanılabilir. 6 Sayılan tüm bu yöntemlerin etkili olmadığı durumlarda testisten cerrahi yöntemlerle sperm elde etme yoluna gidilir TESE, TESA, PESA, MESA, FNA. Omurilik hasarı olan erkeklerin bir kısmında ejakülasyon problemleri de olur. Boşalamama ya da istem dışı boşalmalar olabilir. Bu sorunlardan biri de retrograd ejakülasyon geriye doğru boşalma, yani spermin penis ucundan çıkmak yerine idrar torbasına kaçışıdır. Bu durumda, cinsel aktivite öncesi idrar boşaltılır, idrar torbasına özel bir sıvı konur ve cinsel aktivite sonrası işeme ya da idrar sondası ile sıvı geri alınarak içindeki spermler elde edilir. SPERM SAYISI VE HAREKET ORANI Omurilik problemli erkeklerdeki sperm sayısı normal erkeklerdekine yakındır fakat hareketli sperm sayısı oldukça düşük bulunur. Bunun nedeni çok net bilinmemekle birlikte tekerlekli sandalyede uzun süreli oturmaya bağlı testislerde ısı artışı, sık idrar yolu enfeksiyonu, spermin idrar kesesine kaçması nedeniyle spermlere karşı antikor gelişimi ve beyin testis bağlantısının kopması ya da seyrek ejakülasyon olabilir. İstenen hareket oranı %50 veya daha fazladır. Sperm hareket sorunu olan hastalarda pentoksifilin tedavisine başvurulabilir. Tüp bebek yapılacaksa genellikle yeterli sayı ve kalitede sperm bulmak olasıdır. KADINDA OMURİLİK FELCİ Omurilik felçli kadınlarda erkeklere oranla üreme fonksiyonlarında daha az değişim olur. Deri hassasiyeti azalarak orgazm sorunu olabilir. Orgazma ulaşmak daha uzun zaman alabilir. Omurilik felci veya diğer nedenlere bağlı kas ve hareket sorunları cinsel aktiviteyi kısıtlayabilir. Cinsel ilişki pozisyonunu değiştirmek gerekebilir. Sinirsel uyarımın eksikliğine bağlı olarak vajinal kuruluktan şikayet edilebilir; ancak su bazlı asla yağ bazlı değil kayganlaştırıcılar kullanılabilir. Genellikle yumurtlama fonksiyonları uzun süre bozulmaz. Doğal yoldan gebelik elde edilemese bile yardımcı üreme teknikleri ile gebelik elde etmek zor değildir. Otonomik disrefleksi omurilik hasarlı kadınlar için de bir tehlikedir. Yukarıda açıklanan belirtiler görülürse cinsel ilişki durdurulmalı ve derhal tıbbı yardım istenmelidir. Doğum ya da adet kanaması gibi durumlarda da olabilir. OMURİLİK FELÇLİ KADINLARDA DOĞUM T-10 seviyesi üzerindeki omurilik hasarlarında doğum ağrıları algılanmayacağı için erken doğum riskine karşı izleme gebeliğin 29ncu haftasında başlamalıdır. 35nci haftada hastaneye yatırılmalı ve çok sık veya devamlı monitorizasyon yapılmalıdır. T-6 seviyesi üzerinde hasarı olan hamilelerde doğumda ve emzirme sırasında otonomik disrefleksi riski vardır. Bu durumdaki hamilelerde en ideal yöntem epidural veya spinal anestezi uygulanmasıdır. Beklenen doğum tarihinden iki hafta önce otonomik disrefleksiyi engellemeye yönelik tedavi başlanmalı, idrar torbası gerginliğini engellemek için sonda takılmalıdır. Muayene ya da sonda takılması sırasında lokal anestezi kullanılması uygundur. Omurilik felçli kadınlar hamilelik sırasında diğer kadınlara oranla daha sık idrar yolları enfeksiyonu geçirirler; büyüyen rahim idrar torbasına bası yaparak idrar kaçırmaya neden olabilir. Bu nedenle daha sık sonda uygulaması gerekli olabilir. Solunum yetersizliği ve trombofilebit riski de artmıştır. Kilo artışı olacağından bası yarası oluşma riski de artacaktır. Hamilelikle birlikte mesane ve barsak düzeni değişebileceğinden bunlara yönelik önlemler alınmalıdır; kabızlığa dikkat edilmelidir. Otonomik disrefleksi riski olan kadınlarda sezaryen tercih edilmelidir. OMURİLİK FELÇLİ VE ENGELLİ ÇİFTLERDE TÜP BEBEK Engelli çiftlerde çoğul gebelik olmaması önemlidir. Bu nedenle transfer edilecek tek embriyonun seçiminde en modern yöntemlerin hemen hepsi gerekli olabilir. Engelli erkeklerde sık görülen sperm sorununun üstesinden gelebilmek, en sağlıklı spermi seçebilmek için IMSI yöntemi kullanılmalıdır. Sperm insan vücudunun en küçük hücresidir; bu nedenle geleneksel mikroskoplarda büyütülerek bakılsa bile spermin detaylarının incelenme şansı oldukça düşüktür. Şimdiye kadar uygulanan mikroenjeksiyon işlemlerinde canlı sperm hücresi mikroskopla en fazla 400 kat büyütülebiliyordu. Dolayısıyla bu büyütme oranıyla, spermin sadece genel şekli incelenebiliyordu. IMSI Intracytoplasmic Morpholgically Selected Sperm Injection adı verilen bu yeni teknikle; ileri teknolojiyle donatılmış özel mikroskoplar kullanılarak spermi 6000 ile 8000 kat arası büyütmek, hücre içi yapılarını, genetik hasarına işaret eden “vakuol” adı verilen bozuklukları detaylı olarak inceleyebilmek ve tespit edebilmek artık mümkün. IMSI tekniği ile seçilmiş sperm enjeksiyonu; standart tüp bebek ve mikroenjeksiyon uygulamaları ile karşılaştırıldığında, canlı sperm hücresine hiç zarar vermeden spermin ileri düzeyde morfolojik analizinin yapılmasına olanak sağlıyor. Transfer edilecek embriyonun seçiminde Metobolomics yönteminin kullanılması sağlıklı ve tutunma şansı en yüksek embriyoyu gösterecektir. Bugüne kadar tüp bebek yöntemiyle elde edilen embriyoların kalitesi, mikroskop altındaki görsel kriterler ile değerlendirilebiliyordu. Embriyoların hücre sayısının ve şekilsel özelliklerinin belirlenmesi gibi bazı özellikler kullanılarak, en kalitelisi ve hamilelik şansı en yüksek olanı seçilmeye çalışılıyordu. Ancak bu yöntemle embriyoların genetik ve metabolik aktiviteler açısından normal olup olmadığını tespit etmek mümkün değildi. Embriyolar da aynı yetişkin insanlarda olduğu gibi normal gibi görünüp aslında sağlıklı olmayabiliyorlar. Bir insanın kan tahlilleri ve idrarı değerlendirilip sağlık durumuyla ilgili nasıl bilgi edinilebiliyorsa, embriyoların da metabolizmalarını yani ne tükettiğini, içinde geliştiği ortama ne salgıladığını inceleyerek sağlıklı olup olmadığını ve hamilelik şansını değerlendirmek artık mümkün. İşte yeni geliştirilen bu yeni yöntemin adı “Metabolomics”. Yakın zamanda geliştirilen bu yöntemle en yüksek hamilelik potansiyeli olan embriyo, embriyo için hiçbir risk oluşturmadan seçilebiliyor. Viabilite-Yaşayabilirlik- endeksi de denilen bu yeni yöntemle hamilelik şansı daha da artırılmış oluyor. Engel oluşturan hastalığın kalıtımsal olduğu durumlarda Preimplantasyon Genetik Tanı PGT yapılmalı ve genetik sorundan arınmış embriyo seçilmelidir. PGT’da embriyoyu çevreleyen kabuk zona pellusida çeşitli yöntemlerle mekanik, asit ya da lazerle açılarak hücrelerden 1 ya da 2 tanesi blastomer dışarıya alınır. Biyopsi yapılan embriyo inkübatöre geri konarak alınan blastomer incelenmek üzere genetik laboratuvarına gönderilir. İnceleme sonucu aynı gün alınır. Sağlıklı olmayan embriyolar ayrılır ve sadece sağlıklı olan transfer edilir. Kalan embriyolar ise dondurularak saklanır. Omurilik felçli bir kadına embriyo transferi alışıldığı gibi sırt üstü yatış pozisyonunda yapılamıyorsa yan yatış Sims, ya da secde pozisyonunda yapılabilir. Bu tür hastaların gebeliklerinin takibi ve doğumun planlanması da özel bilgi ve yakın takip gerektirir. Çeşitli uzmanlık dallarından oluşan bir ekiple gebenin ve bebeğinin tüm ihtiyaçlarını karşılamalıdır. DİKKAT ! Omurilik problemi olan erkeklerle ve çiftlerle içtenlikli ve açık bir iletişim kurulmalıdır. Kişilerin bu çok özel hayatının rahatça konuşulması ve tedavi seçeneklerinin tartışılması için uygun ortam sağlanmalıdır. Tedavi ekibinde tüp bebek uzmanı, psikolog, nörolog, ürolog, fizik tedavi uzmanı, yenidoğan uzmanı ve gereken diğer branşlardan uzmanlar bulunmalıdır. Omurilik problemli hastaların idrar ve kalın bağırsak yollarının hijyenin ve bakımı da hatırlanması gereken konulardan biridir.
Kadınlarda İdrar Kaçırma - Üriner İnkontinansKadınlarda idrar kaçırma inkontinans şikayeti oldukça sık görülmektedir. Neredeyse her dört kadından biri hayatının bir döneminde idrar kaçırma şikayeti kaçırma, idrar tutamama veya üriner inkontinans, istemsiz idrar birçok kadın idrar kaçırma şikayetini gündeme getiremez ve de tedavi edilebileceğini bilmemektedir ve jinekolojik kontrole geldiğinde bile bu şikayetini dile arttıkça idrar kaçırma şikayeti artmakla birlikte, normal bir durummuş gibi düşünülmemelidir ve tedavi Sistemi Nasıl Çalışır?Beyin, omurilik ve mesane arasındaki uyum ve beraber çalışma düzeni önemlidir. İşeme omurilik kaynaklı bir reflekstir ve de beynin kontrolü filtre görevi yaparak, kanınızdaki atıkları filtreler ve buradan üreter denen kanallarla filtreden geçirdiği sıvıyı, idrarı süzerek mesaneye gönderir. Mesane esneyen kaslardan oluşur ve idrar burada birikir ve ardından bir kanal üretra aracılığı ile idrar dışarı atılır. Üretranın ve mesanenin altındaki, hamak şeklindeki pelvik iç organları alttan saran pelvik taban kasları sayesinde idrarı ve gaytayı istediğinizde tutup istediğinizde İdrar Kaçırma Nedenleri Nelerdir? İdrar Kaçırma Neden Olur?Kullanılan bazı ilaçların yan etkisi olarak kadınlarda idrar tutamama şikayeti kilolu olmak veya kronik ve kuvvetli öksürmek, pelvik taban kaslarına daha fazla basınç uygulayarak inkontinansı taban kaslarının zayıflaması, öksürme, hapşırma, gülme, ağırlık kaldırma durumları kadınların idrarını tutamamasına neden olabilmektedir. Gebelik, doğum yapmak, fazla kilo, menapozda östrojenin vücuttan çekilmesi gibi durumlar da buna sebep yolu enfeksiyonları, mesane hassasiyetini artırmakta ve idrar varmış hissi ile sürekli kadını tuvalete nedenlerle de beyindeki hasar nedeni ile sinir yolları hasar görür ve idrar kaçırma ve çocuk doğurma pelvik taban kaslarına, mesaneye ve bağ dokusuna basınç uygulamakta ve gebelik hormonları nedeniyle bu kaslar gevşeyip esnemektedir. Fonksiyonu azalan bu kaslar nedeniyle hamilelikte ve sonrasında da idrar kaçırma şikayeti gelişebilmektedir. Hamilelikte idrar kaçırma ve doğum sonrası idrar kaçırma şikayetleri zamanla azalabildiği gibi genelde artış döneminde ise östrojen hormonu azalıp, pelvik taban kasları zayıflamaktadır. Bu da mesane kontrolünü Kaçırma Çeşitleri Nelerdir?İdrar kaçırma şikayetine, muayene bulguları ve ürodinamiye işeme testi göre idrar kaçırmayı sınıflandırabiliriz. Kadınlarda idrar kaçırmanın üriner inkontinans 4 tipi Tip Üriner İnkontinansYaşla birlikte artmaktadır. Menapaoz sonrası %20’ lere çıkmaktadır. Bu tip idrar kaçırmada karın kaslarında basıncı artıran sebepler neticesinde idrar kaçağı görülmektedir. Öksürmek, hapşırmak, ıkınmak, ağır kaldırmak gibi durumlarda karın içi basıncı artar ve idrar kaçağı olabilir. İdrar tutmaya yardım eden pelvik taban kaslarındaki zayıflama sonucu, bu tip idrar kaçırma ortaya İnkontinansTuvalete yetişemeden idrar kaçırma şikayeti ile gelen hastada daha çok urge inkontinans düşünürüz. Mesanedeki kaslar ara ara kasılarak idrar kaçırma izlenebilir aşırı aktif mesane. Birçok durum bunu Tipi İnkontinansNörolojik hastalıklar, diabet, alkol gibi nedenler ile mesane kası zayıflaması veya mesane çıkışının tıkanması nedeniyle bu idrar kaçırma çeşidi Tip İnkontinansİdrar boşaltma problemleri, sık ve acil idrara çıkma isteği bazı kadınlarda görülebilmektedir sürekli idrara çıkma isteği, günde 6-7 den fazla idrar çıkma, kadınlarda gece altına kaçırma veya birden fazla idrara çıkma.İdrar Tutamama Nasıl Değerlendirilmektedir?Öncelikle hastanın öyküsü çok önemlidir. Sormamız gereken sorular;Öksürürken idrar kaçırma, öksürürken altına kaçırma, aksırırken, hapşırırken idrar kaçırma, hapşırırken altına kaçırma şikayetiniz var mı?Ağır kaldırırken idrar kaçırıyor musunuz?Tuvalete yetişemeyip idrar kaçırdığınız oluyor mu?Gündüzleri ne miktarda idrar yapıyorsunuz?Geceleri kaç kez tuvalete gidiyorsunuz?Yatağa idrar kaçırdınız mı?Gündüzleri ped kullanma ihtiyacı duyuyor musunuz?Farkında olmadan birden idrarınızı kaçırıyor musunuz?Uyurken kaç kez tuvalete gidiyor sunuz?Gebelikte idrar kaçırma şikayetiniz oldu mu?İkinci aşamada; hastanın idrar kaçırmasına neden olabilecek kronik hastalıklar sorgulanıp, araştırılmalıdır. Parkinson hastalığı, kronik akciğer hastalığı,vs...Üçüncü aşamada ise; hasta muayene edilip, hastaya stress test yapılarak idrar kaçırma olup olmadığına bakılmalıdır. Stress test; hastayı mesanesi dolu olarak öksürterek, oturup kaldırarak idrar kaçırmanın olup olmadığının aşamada ise; tetkikler istenmelidir. İdrar analizi yapılmalıdır. Enfeksiyon varlığı ve böbrek hastalıklarını araştırmak için kan tetkikleri idrar yollarının fonksiyonunu incelemek için ürodinami testi yani işeme testi, idrar torbası yani mesane ve mesane çıkışındaki kanalın üretra fonksiyonunu İdrar Kaçırma TedavileriKadınlarda idrar kaçırma tedavilarinde cerrahi ve cerrahi olmayan iki yöntem uygulanmaktadır. Yapılacak olan tedavi yöntemi tamamen kişiye özel olup, doktorunuzun muayenesi ve yapılacak olan test ve tetkikler ile şekillenecektir.
erkek bebeğe idrar torbası nasıl takılır