TVTzE. Zümer Süresi Oku; Bismillahirrahmanirrahim39/1; Tenzilul kitabi minallahil azizil hakim. Meali; Bu Kitap'ın indirilişi, Aziz üstün ve yüce ve Hakim hikmet ve hüküm sahibi olan Allah İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı fa’budillahe muhlisan lehud Muhakkak ki Biz, bu Kitap'ı sana hak ile indirdik. Öyleyse dini O'na muhlis olarak, Allah'a kul ol!39/3; E la lillahid dinul halis, vellezinettehazü min dünihi evliya, ma na’buduhum illa li yukarribüna ilallahi zulfa, innallahe yahkumu beynehum fi ma hum fihi yahtelifün, innallahe la yehdi men huve kazibun keffarun. Meali; Halis din, Allah içindir, öyle değil mi? Ve Ondan Allah'tan başka dostlar edinenler. Biz, putlara sadece bizi Allah'a yaklaştırmaları için tapıyoruz. dediler. Muhakkak ki Allah, hakkında ihtilaf ettikleri şey için onların aralarında hükmü verir. Muhakkak ki Allah, yalanlayan ve inkar ederleri hidayete erdirmez. 39/4; Lev eradallahu en yettehıze veleden lastafa mimma yahluku ma yeşau subhaneh, huvallahul vahıdul Eğer Allah bir çocuk kendine sağlamak isteseydi, mutlaka yarattıklarından dilediğini seçerdi. O, Sübhan'dır her şeyden münezzeh. O, Allah; Vahid'dir tektir, Kahhardır kahredicidir.39/5; Halakas semavati vel arda bil hakkı, yukevvirul leyle alen nehari ve yukevvirun nehare alel leyli ve sehhareş şemse vel kamere, kullun yecri li ecelin musemmen, e la huvel azizul gaffaru. Meali; Allah, gökleri ve yeri hakkı ile yarattı. Geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir. Güneş'i ve Ay'ı emre hazır kıldı. Hepsi belirlenmiş bir zamana kadar akar gider. O; yüce ve üstün Aziz, çok mağfiret eden Gaffar değil midir?39/6; Halakakum min nefsin vahıdetin summe ceale minha zevceha ve enzele lekum minel en’ami semaniyete ezvacin, yahlukukum fi butüni ummehatikum halkan min ba’di halkın fi zulumatin selasin, zalikumullahu rabbukum lehul mulk, la ilahe illa huve, fe enna tusrafün. Meali; Sizi tek bir nefisten halk etti. Sonra ondan, onun eşini zevcesini. Ve sizin için dört ayaklı hayvanlardan sekiz çift yarattı, indirdi. Sizi annelerinizin karnında, bir yaratılıştan sonra başka bir yaratılışla, üç karanlık içinde yaratır. İşte bu sizin Rabbiniz Allah'dır. Mülk, O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl İn tekfurü fe innallahe ganiyyun ankum, ve la yerda li ıbadihil kufr, ve in teşkurü yerdahu lekum, ve la teziru vaziretun vizra uhra, summe ila rabbikum merciukum fe yunebbiukum bima kuntum ta’melün, innehü alimun bi zatis sudür. Meali; Eğer inkar ederseniz, muhakkak ki Allah, sizden size ihtiyacı yoktur Gani'dir. O, kulları konusunda küfre razı olmaz. eğer şükrederseniz sizden razı olur. Hiç bir günahkar, diğerinin günahını yüklenmez. Sonra dönüşünüz rabbinizedir. O da size yapmış olduklarınızı haber verir. Muhakkak ki O, kalplerde olanı Ve iza messel insane durrun dea rabbehu muniben ileyhi summe iza havvelehu ni’meten minhu nesiye ma kane yed’ü ileyhi min kablu ve ceale lillahi endaden li yudılle an sebilih, kul temetta’ bi kufrike kalilen inneke min ashabin nar. Meali; İnsana bir zarar dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek ona dua eder. Sonra Allah kendi tarafından bir nimet verdiği zaman daha önce ona yalvardığını unutur. Allah'ın yolundan saptırmak için Allah'a eşler koşar. De ki; Küfrün ile biraz daha faydalan. Muhakkak ki sen, cehennem ehlinden Em men huve kanitun anael leyli saciden ve kaimen yahzerul ahırete ve yercü rahmete rabbihi, kul hel yestevillezine ya’lemüne vellezine la ya’lemün, innema yetezekkeru ulül elbab. Meali; Gece boyunca secde ederek ve kıyamda durarak Allaha itaat ve ibadet edenler mi, ahiretten korkan ve rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki, Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp, Kul ya ıbadıllezine amenüttekü rabbekum, lillezine ahsenü fi hazihid dunya hasenehhasenetun, ve ardullahi vasiatun innema yuveffas sabirüne ecrehum bi gayri hisab. Meali; De ki; Ey iman eden kullar, Rabbinize karşı gelmekten sakının! Bu dünyada iyilik edenler için bir güzellik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Ama sabredenlere mükafatları hesapsız olarak Kul inni umirtu en a’budallahe muhlisan lehud De ki; Muhakkak ki ben, Allah'a, dini O'na halis kılarak kul olmakla emr Ve umirtu li en eküne evvelel muslimin. Meali; Ve teslim olanların ilki olmakla emr Kul inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim. Meali; De ki, ben, Rabbime isyan ettiğim takdirde, gelecek o büyük bir günün azabından Kulillahe a’budu muhlisan lehu dini. Meali; De ki; Ben dinimi yalnızca O'na halis kılarak kul Fa’budü ma şi’tum min dünih, kul innel hasirine ellezine hasirü enfusehum ve ehlihim yevmel kıyameh e la zalike huvel husranul mubin. Meali; Artık O'ndan başka dilediğiniz şeye tapın. De ki, şüphesiz hüsrana uğrayanlar kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilinki bu apaçık hüsranın ta Lehum min fevkıhim zulelun minen nari ve min tahtihim zulel, zalike yuhavvifullahu bihi ıbadeh, ya ıbadi fettekün. Meali; Onların üstlerinde ateşten tabakalar ve altında da ateşten tabakalar vardır. İşte Allah, kendi kullarını bununla tehdit edip korkutuyor. Ey kullarım! Öyleyse benden Vellezinectenebüt tagüte en ya’budüha ve enabü ilallahi lehumul buşra, fe beşşir ıbad. Meali; Tağuta kulluk etmekten kaçının ve Allah'a içten yönelenler ise, onlar için müjdeler vardır, öyleyse kullarımı müjdele39/18; Ellezine yestemiünel kavle fe yettebiüne ahseneh, ulaikellezine hedahumullahu ve ulaike hum ulül elbab. Meali; Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tabi olurlar. İşte onlar, Allah'ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar daimi zikrin E fe men hakka aleyhi kelimetul azab, e fe ente tunkızu men fin nar. Meali; Öyleyse bir kimse, üzerine azap sözünü hakkettiği takdirde sen, ateşte olanı kurtarabilir misin?39/20; Lakinillezinettekav rabbehum lehum gurefun min fevkıha gurefun mebniyyetun tecri min tahtihel enhar, va’dallah, la yuhlifullahul miad. Meali; Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için cennette üst üstte yapılmış ve onların altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Allah gerçek bir vaatte bulunmuştur. Allah şüphesiz vaadinden E lem tere ennallahe enzele mines semai maen fe selekehu yenabia fil ardı summe yuhricu bihi zer’an muhtelifen elvanuhu summe yehicu fe terahu musferran summe yec’aluhu hutama, inne fi zalike le zikra li ulil elbab. Meali; Allah'ın gökten su indirdiğini böylece suyu, yerin pınarlarına akıttığını görmedin mi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekin çıkarırdı. Daha sonra ekinler kurur. Artık onları sapsarı kesilmiş görürsün. Sonra onu kuru bir çöp kılar. Muhakkak ki bunda ulül'elbab için mutlaka zikir ibret vardır. 39/22; E fe men şerehallahu sadrehu lil islami fe huve ala nürin min rabbihi, fe veylun lil kasiyeti kulübuhum min zikrillah, ulaike fi dalalin mubin. Meali; Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı, böylece Rab binden bir nur üzere olur, değil mi? kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah'ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalalet Allahu nezzele ahsenel hadisi kitaben muteşabihen mesaniye takşaırru minhu culüdullezine yahşevne rabbehum, summe telinu culüduhum ve kulübuhum ila zikrillah, zalike hudallahi yehdi bihi men yeşau, ve men yudlilillahu fe ma lehu min had. Meali; Allah, ihdas ettiği nurların çok güzel olanlarını fazl, rahmet ve salavatı, ikişer ikişer salavat-fazl ve salavat-rahmet, Kitab'a benzer olarak indirdi. Rablerinden huşu duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri Allah'ın zikriyle yumuşar, sükünet bulur yatışır. İşte bu, Allah'ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalalette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi E fe men yetteki bi vechihi süel azabi yevmel kıyameti, ve kıyle liz zalimine zükü ma kuntum teksibün. Meali; O halde kıyamet günü, onun fiziki vücudunu kötü azaptan kim koruyabilir? Ve zalimlere; Kazanmış olduğunuz günahlarınızın cezasını tadın! Kezzebellezine min kablihim fe etahumul azabu min haysu la yeş’urün. Meali; Onlardan öncekiler de yalanladı da böylece azap onlara farkında olmadıkları bir yerden Fe ezakahumullahul hızye fil hayatid dunya, ve le azabul ahıreti ekber, lev kanü ya’lemün. Meali; Böylece Allah, onlara dünya hayatında horlanma ve aşağılanmayı tattırdı. Ve ahiret azabı elbette daha büyüktür. Keşke bilmiş Ve lekad darebna lin nasi fi hazel kur’ani min kulli meselin leallehum yetezekkerün. Meali; Andolsun ki, bu Kur'an'da insanlar için bütün meselelerden misaller verdik. Umulur ki, böylece onlar tezekkür Kur’anen arabiyyen gayre zi ivecin leallehum yettekün. Meali; Bu, eğriliği, kusuru olmayan Arapça Kur'an'dır. Umulur ki onlar, böylece takva sahibi Daraballahu meselen raculen fihi şurekau muteşakisüne ve raculen selemen li racul, hel yesteviyani mesel, el hamdulillah, bel ekseruhum la ya’lemün. Meali; Allah, birbiriyle çekişen ortak sahipleri bulunan adam ile, yalnızca bir kişiye ait olan bir adamı örnek verdi. Bu iki adamın durumu hiç bir olurmu. Hamd, Allah'a mahsustur. Ama onların çoğu İnneke meyyitun ve innehum meyyitün. Meali; Muhakkak ki sen de ölümlüsün. Ve muhakkak ki onlar da Summe innekum yevmel kıyameti ınde rabbikum Sonra muhakkak siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda muhakeme Fe men azlemu mimmen kezzebe alallahi ve kezzebe bis sıdkı iz caeh, e leyse fi cehenneme mesven lil Öyleyse Allah üzerine yalan söyleyenden ve hakikat ona geldiği zaman doğruyu Kur'an yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kafirler için kalacak yer mi yok!39/33; Vellezi cae bis sıdkı ve saddeka bihi ulaike humul muttekün. Meali; Ve hakikat ile Allah'a ulaşmayı dilemeye davet eden ve onu tasdik Allah'a ulaşmayı dileyenler, işte onlar takva Lehum ma yeşaüne inde rabbihim, zalike cezaul muhsinin. Meali; Onlar için Rableri katında diledikleri şeyler her şey vardır, Rab'lerinin katında onlar içindir. İşte bu, iyilik yapanların mükafatı Li yukeffirallahu anhum esveellezi amilü ve yecziyehum ecrehum bi ahsenillezi kanü ya’melün. Meali; Allah, onların yaptıkları en kötü şeyleri dahi örter. Ve yapmış olduklarının en güzeliyle günahlarını sevaba çevirir, onları E leysallahu bi kafin abdeh, ve yuhavvifüneke billezine min dünih, ve men yudlilillahu fe ma lehu min had. Meali; Allah kuluna kafi değil mi? Ve seni, Allah'tan başka başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa, onun için bir hidayetçi Ve men yehdillahu fe ma lehu min mudıll, e leysallahu bi azizin zintikam. Meali; Ve Allah, kimi doğru yola erdirirse, o zaman onu saptıracak yoktur. O, Aziz üstün ve yüce, intikam sahibi değil mi?39/38; Ve le in seeltehum men halakas semavati vel arda le yekülunnallah, kul e fe raeytum ma ted’üne min dünillahi in eradeniyallahu bi durrin hel hunne kaşifatu durrihi ev eradeni bi rahmetin hel hunne mumsikatu rahmetih, kul hasbiyallah, aleyhi yetevekkelul mutevekkılün. Meali; Ve eğer gerçekten onlara, yeri ve gökleri kim yarattı? Diye sorarsan, Allah derler. De ki, Allah'tan başka taptıklarınızı gördünüz mü? Eğer Allah bana herhangi bir zarar dileseydi, O'nun dokundurduğu zararını onlar giderebilir mi? Veya bana bir rahmet dileseydi, onun rahmetini engelleyebilirler mi? De ki; Allah bana yeter! Tevekkül edenler yalnız onu vekil Kul ya kavmi’melü ala mekanetikum inni amil, fe sevfe ta’lemüne. Meali; De ki; Ey kavmim! Bulunduğunuz mekan da elinizden geleni yapın! Muhakkak ki ben de yapacağım. Öyleyse yakında Men ye’tihi azabun yuhzihi ve yahıllu aleyhi azabun mukim. Meali; Kişiyi rezil edecek azap, kime gelecekse ona ulaşır ve sürekli azap onun üstüne İnna enzelna aleykel kitabe lin nasi bil hakkı, fe men ihteda fe li nefsih, ve men dalle fe innema yadıllu aleyha, ve ma ente aleyhim bi vekil. Meali; Muhakkak ki Biz, sana Kur'anı, insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim hidayete ererse, kendi nefsi içindir. Ve kim saparsa, o takdirde kendi aleyhine sapmıştır. Sen, onların üzerine vekil Allahu yeteveffel enfuse hine mevtiha velleti lem temut fi menamiha, fe yumsikulleti kada aleyhel mevte ve yursilul uhra ila ecelin musemma inne fi zalike le ayatin li kavmin yetefekkerün. Meali; Allah insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne karar verdiği ruhları tutar, diğerlerini ömürlerinin sonuna kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibret Emittehazü min dünillahi şufeae, kul e ve lev kanü la yemliküne şey’en ve la ya’kılün. Meali; Yoksa Allah'tan başka, kendilerine şefaatçiler mi sağladılar? De ki; Onlar bir güce malik olmasalar ve akıl etmeseler de mi?39/44; Kul lillahiş şefaatu cemiacemian, lehu mulkus semavati vel ard, summe ileyhi turceün. Meali; De ki; Şefaatin hepsi Allah'a özgüdür. Göklerin ve yerin mülkü o'nundur. Sonra O'na Ve iza zukirallahu vahdehuşmeezzet kulübullezine la yu’minüne bil ahıreti, ve iza zukirellezine min dünihi iza hum yestebşirün. Meali; Ve Allah'ın Tekliği zikredildiği zaman, Allah'a ulaşmaya ahiret iman etmeyenlerin kalpleri nefretle ürperir. Allah'tan başkası zikredildiği zaman onlar Kulillahumme fatıras semavati vel ardı alimel gaybi veş şehadeti ente tahkumu beyne ıbadike fi ma kanü fihi De ki; Allah'ım! Yeri ve gökleri yaratan, görünmeyeni ve görüneni bilen sensin. Kullarının arasında, anlaşmazlığa düştükleri şeyler hakkında hüküm verecek olan Ve lev enne lillezine zalemü ma fil ardı cemian ve mislehu meahu leftedev bihi min süil azabi yevmel kıyameh, ve beda lehum minallahi malem yekünü yahtesibün. Meali; Ve eğer yeryüzünde olanların hepsi ve onlar kadarı daha birlikte zalimlerin olsaydı, kıyamet günü kötü azabtan kurtulmak için onları mutlaka fidye olarak verirlerdi. Ve hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına Ve beda lehum seyyiatu makesebü ve haka bihim ma kanü bihi yestehziün. Meali; Ve kazandıkları günahlar ve kötülükler onlara aşikar oldu. Ve alay etmiş oldukları azap onları Fe iza messel insane durrun deana, summe iza havvelnahu ni’meten minna kale innema ütituhu ala ilm, bel hiye fitnetun ve lakinne ekserehum laya’lemün. Meali; İnsana bir zarar dokunduğu zaman Bize dua eder. Sonra ona tarafımızdan bir iyilik gönderdiğimizde, Bu ancak bana bir ilim üzerine verildi, der. Hayır, o bir imtihandır. Ve onların çoğu bunu Kad kalehellezine min kablihim fema agna anhum ma kanü yeksibün. Meali; Onlardan öncekiler de böyle söylemişti. Fakat elde ettikleri şeyler onlara bir fayda Fe esabehum seyyiatu makesebü, vellezine zalemü min haulai se yusibuhum seyyiatu ma kesebü ve ma hum bi mu’cizin. Meali; Böylece kazandıkları şey, günahlar ve kötülükler olarak onlara isabet etti. Ve bunlardan zulmetmiş olanlara, kazandıkları olan seyyiat, yakında isabet edecek. Ve onlar, ahirette verilecek cezayı önleyebilecek güce sahip E ve lem ya’lemü ennallahe yebsutur rızka li men yeşau ve yakdir, inne fi zalike le ayatin likavmin yu’minün. Meali; Ve onlar, Allah'ın dilediğinin rızkını genişlettiğini ve dilediğinin de rızkını daralttığını bilmiyorlar mı? Muhakkak ki bunda, mü'min olan kavim için elbette ibretler ve deliller Kul ya ıbadiyellezine esrefü ala enfusihim lataknetü min rahmetillah, innallahe yagfiruz zunübe cemia, innehu huvel gafürur De ki; Ey nefisleri üzerine haddi aşmış kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahların hepsini sevaba çevirir. O, muhakkak ki O, mağfiret eden Gaffur'dur, Rahim' Ve enibü ila rabbikum ve eslimü lehu min kabli en ye’tiyekumul azabu summe latunsarün. Meali; Ve Allah'a yönelin! Ve size azap gelmeden önce O'na teslim olun. Yoksa yardım Vettebiü ahsene ma unzile ileykum min rabbikum min kabli enye’tiyekumul azabu bagteten ve entum la teş’urün. Meali; Ve size Rabbinizden indirilmiş olan Kur'an'a tabi olun. Size, farkında olmadan ve ansızın korkunç azap gelmesinden önce!39/56; En teküle nefsun ya hasreta ala ma ferrattu fi cenbillahi ve in kuntu le mines sahirin. Meali; Kişinin, Allah'tan uzaklaşma konusunda, haddi aştığım her şeye yazıklar olsun. Ve ben mutlaka alay edenlerden olmuştum. Diyenlerden Ev teküle lev ennallahe hedani le kuntu minel muttekin. Meali; Veya, Muhakkak ki eğer Allah beni hidayete erdirseydi, ben mutlaka takva sahiplerinden olurdum. Diyenlerden Ev teküle hine terel azabe lev enne li kerreten fe eküne minel muhsinin. Meali; Veya azabı gördüğünüz an, keşke bir kere daha fırsatım olsaydı, o zaman muhsinlerden olurdum. Diyenlerden Bela kad caetke ayati fe kezzebte biha vestekberte ve kunte minel Fakat sana ayetlerim gelmişti, o vakit onları yalanlamıştın. Kibirlenmiş ve kafirlerden Ve yevmel kıyameti terellezine kezebü alallahi vucühuhum musveddetun, e leysefi cehenneme mesven lil mutekebbirin. Meali; Ve kıyamet günü, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerini kararmış görürsün. Kibirlenenlerin yeri cehennemdir?39/61; Ve yuneccillahullezinettekav bi mefazetihim la yemessuhumus süu ve la hum yahzenün. Meali; Ve Allah, takva sahiplerini, feyz sahibi olmaları sebebiyle kurtarır. Onlara azap dokunmaz. Ve onlar mahzun da Allahu haliku kulli şey’in ve huve ala kulli şey’in vekilun. Meali; Allah, her şeyin Yaratıcısıdır ve O, her şeye Lehu makalidus semavati vel ardı, vellezine keferü bi ayatillahi ulaike humul hasirün. Meali; Göklerin ve yerin hazineleri O'nundur. Allah'ın ayetlerini inkar edenler, işte onlar; onlar hüsranda Kul e fe gayrallahi te’murünni a’budu eyyuhel cahilün. Meali; De ki; Ey cahiller! Bana Allah'tan başkasına kul olmamı mı emrediyorsunuz?39/65; Ve lekad ühıye ileyke ve ilellezine min kablik, le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekünenne minel hasirin. Meali; Ve andolsun ki, sana ve senden öncekilere; Gerçekten eğer sen şirk koşarsan, amellerin mutlaka heba olur. Ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun. Diye vahiy Belillahe fabud ve kun mineş şakirin. Meali; Öyleyse artık Allah'a kul ol! Ve şükredenlerden ol!39/67; Ve ma kaderüllahe hakka kadrihi velardu cemian kabdatuhu yevmel kıyameti vessemavatu matviyyatun bi yeminih, subhanehu ve te’ala amma yuşrikün. Meali; Onlar Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Kıyamet günü yeryüzünün tamamı O'nun tasarrufundadır. Ve semalar, O'nun eliyle dürülmüş olacaktır. O, her şeyden münezzeh Sübhan'dır. Ve onların şirk koştukları şeylerden Ve nufiha fis süri fe saıka men fissemavati ve men fil ardı illa men şaallah, summe nufiha fihi uhra fe izahum kıyamun yanzurün. Meali; Ve sur'a üfürülmüş, Allah'ın diledikleri hariç, göklerde ve yerde olanlar ölmüşlerdir. Sonra ona bir kez daha üfürüldüğü zaman onlar ayağa kalkarak Ve eşrekatil ardu bi nüri rabbiha ve vudıal kitabu ve cie bin nebiyyine veş şuhedai ve kudıye beynehum bilhakkı ve hum la yuzlemün. Meali; Ve Rabbinin nuru ile yeryüzü aydınlanır. Ve kitap ortaya konur. Peygamberler ve şahitler getirilir. Ve onların aralarında onlara haksızlık edilmeksizin hak ile hüküm Ve vuffiyet kullu nefsin ma amilet ve huve alemu bima yef’alün. Meali; Ve herkese yaptığının karşılığı ödendi. Allah, onların yaptıklarını çok iyi Vesikallezine keferü ila cehenneme zumera, hatta iza cauha futihat ebvabuha, ve kale lehum hazenetuha elem ye’tikum rusulun minkum yetlüne aleykum ayati rabbikum ve yunzirünekum likae yevmikum haza, kalü bela ve lakin hakkat kelimetul azabi alel kafirin. Meali; İnkar edenler saf saf cehenneme sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır ve bekçileri onlara, İçinizden size Rabbinizin ayetlerini okuyan, bu gününüzle karşılaşacağınaza dair sizi uyaran peygamber gelmedimi? Derler. Onlar da, evet geldi, derler. Fakat kafirler üzerine azap hak Kiledhulü ebvabe cehenneme halidine fiha, febise mesvel mutekebbirin. Meali; Onlara, Orada ebedi olarak içinde kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Denir. Artık kibirlenenlerin kalacağı yer ne Vesikallezinettekav rabbehum ilel cenneti zumera, hatta iza cauha ve futihat ebvabuha ve kale lehum hazenetuha selamun aleykum tıbtum fedhulüha halidin. Meali; Rablerine karşı takva sahibi olanlar saf saf cennete sevk edilirler. Cennete geldikleri zaman cennetin kapıları açılır. Ve cennetin bekçileri, onlara; Selamünaleyküm, siz aklandınız ve öyleyse ebedi olarak girin cennete Ve kalül hamdu lillahillezi sadakana va’dehu ve evresenel arda netebevveu minel cenneti haysu neşa, fe nime ecrul Ve cennetlikler dediler ki, Hamd, sadece vaadine sadık olan Allah'a mahsustur. Ve bu yere bizi varis kıldı. Cennette dilediğimiz yerde kalabiliyoruz. Salih amel işleyenlerin ecri ne Ve terel melaikete haffine minhavlil arşı yusebbihüne bi hamdi rabbihim, ve kudıye beynehum bil hakkı ve kıylel hamdulillahi rabbil alemin. Meali; Ve görürsün ki, arşın etrafını çevreleyen melekler, Rablerini hamd ile tesbih ederler. Ve cennetliklerin aralarında hak ile hüküm verildi. Ve cennetlikler, Alemlerin Rabbine hamdolsun, Arap alfabesinde bulunan bazı harfler tük alfabesinde bulunmadığından bu yazılış yakın bir yazılıştır. Tam karşılığı asla yazılamaz Son Güncelleme 050116 Zümer Suresi Oku ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz.
TEFSİR Bu âyet-i kerîmeler sadece günahkâr mü’minlere değil, kâfiri, müşriki ve münâfığıyla bütün insanlara hitap eder. Hepsini Allah’ın affına, bağışlamasına ve rahmetine davet eder. Bir insan, yanlış inanç ve günah bakımından hangi derekede, hangi derin çukurda bulunursa bulunsun, buradan kurtulmaya karar verip tevbe ipine sarıldığı takdirde Allah Teâlâ onu kurtaracaktır. Çünkü Allah, dünyada küfür ve şirk dâhil bütün günahları bağışlayacağını, bağışlamayacağı hiçbir günahın bulunmadığını açıkça ilan ediyor. Nisâ sûresi 48. âyette bahsedildiği üzere Allah’ın, “kendine ortak koşulmasını bağışlamaması”, dünya ile değil âhiretle alakalı bir durumdur. Böyle olmasaydı bir kez şirke düşmüş hiçbir kimsenin artık ebediyen affedilmemesi gerekirdi ki, bu realiteye aykırıdır. Nitekim âyetlerin iniş sebebi de bu hususu açıklamaktadır Rivayete göre müşriklerden bir topluluk çokça adam öldürmüş, çokça zina etmişlerdi. Fakat bir taraftan da iman ışığı kalplerini yoklamaya başlamıştı. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle haber gönderdiler “Senin kendisine davet ettiğin din, hiç şüphesiz güzel bir şeydir. Tevbe edersek, tevbemiz kabul olur mu dersin?” Bunun üzerine bu âyet-i kerîmeler nâzil oldu. Müslim, İman 193 Yine rivayete göre Mekkeli müşrikler şöyle demişlerdi “Muhammed putlara tapan ve Allah’ın haram kıldığı cana kıyan kimsenin günahının bağışlanmayacağını söylüyor. Peki nasıl hicret edelim? Nasıl müslüman olalım? Biz hem Allah ile birlikte başka ilâhlara ibâdet ettik, hem Allah’ın haram kıldığı cana kıydık.” Bunun üzerine yüce Allah bu âyet-i kerîmeleri indirdi. Kurtubî, el-Câmi, XV, 268 Bu rivayetler, âyetlerin şumulünün ne kadar geniş olduğunu izah eder. Ancak Cenâb-ı Hak, tevbe edilse de edilmese de mutlak olarak herkesi ve her günahı bağışlayacağını söylemiyor; aksine 54. âyette bağışlanmak için tevbe edip kendine yönelmeyi şart koşuyor. Tevbe edip Allah’a yönelmeyen ve O’nun emirlerine teslim olmayan kimselere yardım olunmayacağını bildiriyor. 55. âyette ise yine bağışlanmanın mümkün olabilmesi ve bunun kula fayda verebilmesi için, dünyada helak edici musibet veya ölüm gelmeden yahut ölüp öte dünyada cehennem azabıyla karşılaşmadan, Allah’ın indirdiği en güzel buyrukları içine alan Kur’an-ı Azîmüşân’a en güzel şekilde tâbi olma şartı getiriliyor. Tevbe edip Allah’a dönmeyi geciktirmeme bakımından şu kıssa pek ibretlidir Rivayete göre bir terzi, sâlihlerden bir zâta “–Resûlullah Allah Teâlâ, kulunun tevbesini, canı boğazına gelmediği müddetçe kabul eder» Tirmizî, Deavât 98/3537 hadîs-i şerîfi hakkında ne buyurursunuz?” diye suâl etti. O zât da sordu “–Evet, böyledir. Ama senin mesleğin nedir?” “–Terziyim, elbise dikerîm.” “–Terzilikte en kolay şey nedir?” “–Makası tutup kumaşı kesmektir.” “–Kaç seneden beri bu işi yaparsın?” “–Otuz seneden beri.” “–Canın gırtlağına geldiği zaman, kumaş kesebilir misin?” “–Hayır, kesemem.” “–Ey terzi! Bir müddet zahmet çekip öğrendiğin ve otuz sene kolaylıkla yaptığın bir işi o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi o an nasıl yapabilirsin? Bugün gücün kuvvetin yerinde iken tevbe eyle! Yoksa son nefeste istiğfar ve hüsn-i hâtime nasîb olmayabilir... Sen hiç Ölüm gelmeden evvel tevbe etmekte acele ediniz!» Münâvî, Feyzu’l-kadîr, V, 65 sözünü işitmedin mi?” Bunun üzerine terzi ihlâsla tevbeye sarıldı ve sâlihlerden oldu. Âyet-i kerîmeler şuna işaret etmektedir ki, kulun samimi bir tevbesi olmadan ve bundan böyle sergileyeceği hal ve hareketleriyle, ibâdet ve ahlâkıyla yaptığı tevbede gerçekten ciddi olduğunu doğrulamadan ilâhî affa nâil olması zor gözükmektedir. O halde, Allah’ın rahmetinden ümit kesmemenin ve mağfiretine erişmenin ancak belirtilen şartlar yerine getirildiği zaman mümkün olabileceği anlaşılır. Resûl-i Ekrem kudsî hadislerde Allah Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu haber vermektedir “Kullarım! Siz gece gündüz günah işlemektesiniz. Bütün günahları affeden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.” Müslim, Birr 55 “Ey Âdemoğlu! Sen bama dıa ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günah ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım. Ey Âdemoğlu! Günahların gökleri dolduracak kadar da olsa, sen benden bağışlanma dilersen, günahlarını affederim. Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelsen, bana hiçbir şeyi ortak koşmamış, şirke bulaşmamış olman kaydıyla, ben de seni yeryüzü dolusu bağışlamayla karşılarım.” Tirmizî, Deavât 98 Bu ilâhî müjdeleri işiten imanlı bir gönül şöyle demekten kendini alamaz “Kesemem ümîdimi eltâf-ı Hüdâ’dan zira, Kerem ü lutfu füzûndur benim ümidimden.” “Yüce Rabbimin bana lütfedeceği af, bağışlama ve türlü türlü nimetlerden aslâ ümidimi kesmem, kesemem. Çünkü O’nun keremi, lutfu, iyilik ve ihsanı benim O’na olan ümidimden çok daha fazladır.” Aşağıda gelen âyetler, belli şartlar çerçevesinde aynı gerçeği daha net ve anlaşılır hâle getirmektedir Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio ۞ قُلْ يَٰعِبَادِىَ ٱلَّذِينَ أَسْرَفُوا۟ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا۟ مِن رَّحْمَةِ ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَغْفِرُ ٱلذُّنُوبَ جَمِيعًا ۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhrahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâcemîan, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmu. De ki “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Türkçesi Kökü Arapçası de ki ق و ل قُلْ kullarım ع ب د يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ aşırı giden س ر ف أَسْرَفُوا karşı عَلَىٰ nefislerine ن ف س أَنْفُسِهِمْ asla لَا umut kesmeyin ق ن ط تَقْنَطُوا -nden مِنْ rahmeti- ر ح م رَحْمَةِ Allah’ın اللَّهِ şüphesiz إِنَّ Allah اللَّهَ bağışlar غ ف ر يَغْفِرُ günahları ذ ن ب الذُّنُوبَ bütün ج م ع جَمِيعًا çünkü O إِنَّهُ O هُوَ çok bağışlayandır غ ف ر الْغَفُورُ çok esirgeyendir ر ح م الرَّحِيمُ Diyanet İşleri Başkanlığı De ki “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Diyanet Vakfı De ki Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah´ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş De ki Ey kendi aleyhlerine haddi aşmış kullarım, Allah´ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.» Elmalılı Hamdi Yazır De ki Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah´ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.» Ali Fikri Yavuz Ey Rasûlüm, tarafımdan kavmine de ki “-Ey günah işlemekle nefislerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah’ın rahmetinden sizi bağışlamasından ümidi kesmeyiniz; çünkü Allah şirk ve küfürden başka, dilediği kimselerden bütün günahları mağfiret buyurur. Şüphesiz ki O, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal De ki ey nefisleri aleyhine israf etmiş kullarım! Allahın rahmetinden ümidi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları mağrifet buyurur, şübhesiz ki o öyle gafûr öyle rahîm o Fizilal-il Kuran De ki Ey kendilerine kötülük edip, aşırı giden kullarım! Allah´ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayan, çok esirgeyendir.» Hasan Basri Çantay De ki Ey kendilerinin aleyhinde günâhda haddi aşanlar, Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları yarlığar. Şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. İbni Kesir De ki Ey kendi nefislerine karşı aşırı davranan kullarım, Allah´ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak ki Allah; günahları bağışlar. Çünkü O; Gafur´dur, Rahim´dir Ömer Nasuhi Bilmen De ki Ey nefisleri üzerine israfta bulunmuş olan kullarım! Allah´ın rahmetinden yeise düşmeyiniz. Şüphe yok ki, Allah günahları cümleten yarlığar. Muhakkak ki, O evet O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.» Tefhim-ul Kuran Benden onlara De ki Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah´ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır. esirgeyendir.»
❬ Önceki Sonraki ❭ ۞ قُلْ يَٰعِبَادِىَ ٱلَّذِينَ أَسْرَفُوا۟ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا۟ مِن رَّحْمَةِ ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يَغْفِرُ ٱلذُّنُوبَ جَمِيعًا ۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhrahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâcemîan, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmu. De ki “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Diyanet İşleri Başkanlığı De ki “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Diyanet Vakfı De ki Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah´ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş De ki Ey kendi aleyhlerine haddi aşmış kullarım, Allah´ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.» Elmalılı Hamdi Yazır De ki Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah´ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.» Ali Fikri Yavuz Ey Rasûlüm, tarafımdan kavmine de ki “-Ey günah işlemekle nefislerine karşı haddi aşmış kullarım! Allah’ın rahmetinden sizi bağışlamasından ümidi kesmeyiniz; çünkü Allah şirk ve küfürden başka, dilediği kimselerden bütün günahları mağfiret buyurur. Şüphesiz ki O, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal De ki ey nefisleri aleyhine israf etmiş kullarım! Allahın rahmetinden ümidi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları mağrifet buyurur, şübhesiz ki o öyle gafûr öyle rahîm o Fizilal-il Kuran De ki Ey kendilerine kötülük edip, aşırı giden kullarım! Allah´ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayan, çok esirgeyendir.» Hasan Basri Çantay De ki Ey kendilerinin aleyhinde günâhda haddi aşanlar, Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları yarlığar. Şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. İbni Kesir De ki Ey kendi nefislerine karşı aşırı davranan kullarım, Allah´ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak ki Allah; günahları bağışlar. Çünkü O; Gafur´dur, Rahim´dir Ömer Nasuhi Bilmen De ki Ey nefisleri üzerine israfta bulunmuş olan kullarım! Allah´ın rahmetinden yeise düşmeyiniz. Şüphe yok ki, Allah günahları cümleten yarlığar. Muhakkak ki, O evet O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.» Tefhim-ul Kuran Benden onlara De ki Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah´ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır. esirgeyendir.»
Bismillâhirrahmânirrahîm1 Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîmhakîmi.2 İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı fa’budillâhe muhlisan lehud dîndine.3 E lâ lillâhid dînul hâlishâlisu, vellezînettehazû min dûnihî evliyâ, mâ na’buduhum illâ li yukarribûnâ ilallâhi zulfâ, innallâhe yahkumu beynehum fî mâ hum fîhi yahtelifûnyahtelifûne, innallâhe lâ yehdî men huve kâzibun keffârkeffârun.4 Lev erâdallâhu en yettehıze veleden lastafâ mimmâ yahluku mâ yeşâu subhânehsubhânehu, huvallâhul vâhıdul kahhârkahhâru.5 Halakas semâvâti vel arda bil hakkhakkı, yukevvirul leyle alen nehâri ve yukevvirun nehâre alel leyli ve sehhareş şemse vel kamerkamere, kullun yecrî li ecelin musemmâmusemmen, e lâ huvel azîzul gaffârgaffâru.6 Halakakum min nefsin vâhıdetin summe ceale minhâ zevcehâ ve enzele lekum minel en’âmi semâniyete ezvâcezvâcin, yahlukukum fî butûni ummehâtikum halkan min ba’di halkın fî zulumâtin selâsselâsin, zâlikumullâhu rabbukum lehul mulkmulku, lâ ilâhe illâ huve, fe ennâ tusrafûntusrafûne.7 İn tekfurû fe innallâhe ganiyyun ankum, ve lâ yerdâ li ıbâdihil kufrkufra, ve in teşkurû yerdahu lekum, ve lâ teziru vâziretun vizra uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûnta’melûne, innehû alîmun bi zâtis sudûrsudûri.8 Ve izâ messel insâne durrun deâ rabbehu munîben ileyhi summe izâ havvelehu ni’meten minhu nesiye mâ kâne yed’û ileyhi min kablu ve ceale lillâhi endâden li yudılle an sebîlihsebîlihi, kul temetta’ bi kufrike kalîlen inneke min ashâbin nârnâri.9 Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhırete ve yercû rahmete rabbihrabbihî, kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûnya’lemûne, innemâ yetezekkeru ulûl elbâbelbâbi.10 Kul yâ ıbâdıllezîne âmenûttekû rabbekum, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ hasenehhasenetun, ve ardullâhi vâsiahvâsiatun innemâ yuveffas sâbirûne ecrehum bi gayri hisâbhisâbin.11 Kul innî umirtu en a’budallâhe muhlisan lehud dîndîne.12 Ve umirtu li en ekûne evvelel muslimînmuslimîne.13 Kul innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîmazîmin.14 Kulillâhe a’budu muhlisan lehu Fa’budû mâ şi’tum min dûnihdûnihi, kul innel hâsirîne ellezîne hasirû enfusehum ve ehlîhim yevmel kıyâmehkıyâmeti e lâ zâlike huvel husrânul mubînmubînu.16 Lehum min fevkıhim zulelun minen nâri ve min tahtihim zulelzulelun, zâlike yuhavvifullâhu bihî ıbâdehıbâdetu, yâ ıbâdi fettekûnfettekûni.17 Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâdıbâdi.18 Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâbelbâbi.19 E fe men hakka aleyhi kelimetul azâbazâbi, e fe ente tunkızu men fîn nârnâri.20 Lâkinillezînettekav rabbehum lehum gurefun min fevkıhâ gurefun mebniyyetun tecrî min tahtihel enhârenhâru, va’dallâhva’dallâhi, lâ yuhlifullâhul mîâdmîâde.21 E lem tere ennallâhe enzele mines semâi mâen fe selekehu yenâbîa fîl ardı summe yuhricu bihî zer’an muhtelifen elvânuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yec’aluhu hutâmâhutâmen, inne fî zâlike le zikrâ li ulîl elbâbelbâbi.22 E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbihrabbihi, fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâhzikrillâhi, ulâike fî dalâlin mubînmubînin.23 Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâhzikrillâhi, zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdhâdin.24 E fe men yettekî bi vechihî sûel azâbi yevmel kıyâmekıyâmeti, ve kıyle liz zâlimîne zûkû mâ kuntum teksibûnteksibûne.25 Kezzebellezîne min kablihim fe etâhumul azâbu min haysu lâ yeş’urûnyeş’urûne.26 Fe ezâkahumullâhul hızye fîl hayâtid dunyâ, ve le azâbul âhıreti ekberekberu, lev kânû ya’lemûnya’lemûne.27 Ve lekad darebnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli meselin leallehum yetezekkerûnyetezekkerûne.28 Kur’ânen arabiyyen gayre zî ivecin leallehum yettekûnyettekûne.29 Daraballâhu meselen raculen fîhi şurekâu muteşâkisûne ve raculen selemen li raculraculin, hel yesteviyâni meselmeselen, el hamdulillâhel hamdulillâhi, bel ekseruhum lâ ya’lemûnya’lemûne.30 İnneke meyyitun ve innehum meyyitûnmeyyitûne.31 Summe innekum yevmel kıyâmeti ınde rabbikum tahtasımûntahtasımûne.32 Fe men azlemu mimmen kezzebe alâllâhi ve kezzebe bis sıdkı iz câehcâehu, e leyse fî cehenneme mesven lil kâfirînkâfirîne.33 Vellezî câe bis sıdkı ve saddeka bihî ulâike humul muttekûnmuttekûne.34 Lehum mâ yeşâûne inde rabbihim, zâlike cezâul muhsinînmuhsinîne.35 Li yukeffirallâhu anhum esveellezî amilû ve yecziyehum ecrehum bi ahsenillezî kânû ya’melûnya’melûne.36 E leysallâhu bi kâfin abdehabdehu, ve yuhavvifûneke billezîne min dûnihdûnihî, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdhâdin.37 Ve men yehdillâhu fe mâ lehu min mudıllmudıllin, e leysallâhu bi azîzin zîntikâmzîntikâmin.38 Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunnallâhyekûlunnallâhu, kul e fe raeytum mâ ted’ûne min dûnillâhi in erâdeniyallâhu bi durrin hel hunne kâşifâtu durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hunne mumsikâtu rahmetihrahmetihi, kul hasbiyallâhhasbiyallâhu, aleyhi yetevekkelul mutevekkılûnmutevekkılûne.39 Kul yâ kavmi’melû alâ mekânetikum innî âmilâmilun, fe sevfe ta’ Men ye’tîhi azâbun yuhzîhi ve yahıllu aleyhi azâbun mukîmmukîmun.41 İnnâ enzelnâ aleykel kitâbe lin nâsi bil hakkı, fe men ihtedâ fe li nefsihnefsihi, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve mâ ente aleyhim bi vekîlvekîlin.42 Allâhu yeteveffel enfuse hîne mevtihâ velletî lem temut fî menâmihâ, fe yumsikulletî kadâ aleyhel mevte ve yursilul uhrâ ilâ ecelin musemmâmusemmen, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûnyetefekkerûne.43 Emittehazû min dûnillâhi şufeâe, kul e ve lev kânû lâ yemlikûne şey’en ve lâ ya’kılûnya’kılûne.44 Kul lillâhiş şefâatu cemîâcemîan, lehu mulkus semâvâti vel ardardı, summe ileyhi turceûnturceûne.45 Ve izâ zukirallâhu vahdehuşmeezzet kulûbullezîne lâ yu’minûne bil âhırehâhıreti, ve izâ zukirellezîne min dûnihi izâ hum yestebşirûnyestebşirûne.46 Kulillâhumme fâtıras semâvâti vel ardı âlimel gaybi veş şehâdeti ente tahkumu beyne ıbâdike fî mâ kânû fîhi yahtelifûnyahtelifûne.47 Ve lev enne lillezîne zalemû mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu leftedev bihî min sûil azâbi yevmel kıyâmehkıyâmeti, ve bedâ lehum minallâhi mâ lem yekûnû yahtesibûnyahtesibûne.48 Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ kesebû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûnyestehziûne.49 Fe izâ messel insâne durrun deânâ, summe izâ havvelnâhu ni’meten minnâ kâle innemâ ûtîtuhu alâ ilmilmin, bel hiye fitnetun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûnya’lemûne.50 Kad kâlehellezîne min kablihim fe mâ agnâ anhum mâ kânû yeksibûnyeksibûne.51 Fe esâbehum seyyiâtu mâ kesebû, vellezîne zalemû min hâulâi se yusîbuhum seyyiâtu mâ kesebû ve mâ hum bi mu’cizînbimu’cizîne.52 E ve lem ya’lemû ennallâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdiryakdiru, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûnyu’minûne.53 Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhrahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâcemîan, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmu.54 Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûntunsarûne.55 Vettebiû ahsene mâ unzile ileykum min rabbikum min kabli en ye’tiyekumul azâbu bagteten ve entum lâ teş’urûnteş’urûne.56 En tekûle nefsun yâ hasretâ alâ mâ ferrattu fî cenbillâhi ve in kuntu le mines sâhirînsâhirîne.57 Ev tekûle lev ennallâhe hedânî le kuntu minel muttekînmuttekîne.58 Ev tekûle hîne terel azâbe lev enne lî kerreten fe ekûne minel muhsinînmuhsinîne.59 Belâ kad câetke âyâtî fe kezzebte bihâ vestekberte ve kunte minel kâfirînkâfirîne.60 Ve yevmel kıyâmeti terellezîne kezebû alallâhi vucûhuhum musveddehmusveddetun, e leysefî cehenneme mesven lil mutekebbirînmutekebbirîne.61 Ve yuneccîllâhullezînettekav bi mefâzetihim lâ yemessuhumus sûu ve lâ hum yahzenûnyahzenûne.62 Allahu hâliku kulli şey’in ve huve alâ kulli şey’in vekîlvekîlun.63 Lehu makâlîdus semâvâti vel ardardı, vellezîne keferû bi âyâtillâhi ulâike humul hâsirûnhâsirûne.64 Kul e fe gayrallâhi te’murûnnî a’budu eyyuhel câhilûncâhilûne.65 Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablikkablike, le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirînhâsirîne.66 Belillâhe fa’bud ve kun mineş şâkirînşâkirîne.67 Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî vel ardu cemîan kabdatuhu yevmel kıyâmeti ves semâvâtu matviyyâtun bi yemînihyemînihi, subhânehu ve te’âlâ ammâ yuşrikûnyuşrikûne.68 Ve nufiha fîs sûri fe saıka men fîs semâvâti ve men fîl ardı illâ men şâallâhşâallâhu, summe nufiha fîhi uhrâ fe izâhum kıyâmun yanzurûnyanzurûne.69 Ve eşrekatil ardu bi nûri rabbihâ ve vudıal kitâbu ve cîe bin nebiyyîne veş şuhedâi ve kudıye beynehum bil hakkı ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne.70 Ve vuffiyet kullu nefsin mâ amilet ve huve a’lemu bimâ yef’alûnyef’alûne.71 Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâzumeran, hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirînkâfirîne.72 Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirînmutekebbirîne.73 Vesîkallezînettekav rabbehum ilel cenneti zumerâzumeran, hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ selâmun aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidînhâlidîne.74 Ve kâlûl hamdu lillâhillezî sadakanâ va’dehu ve evresenel arda netebevveu minel cenneti haysu neşâneşâu, fe ni’me ecrul âmilînâmilîne.75 Ve terel melâikete hâffîne min havlil arşı yusebbihûne bi hamdi rabbihim, ve kudıye beynehum bil hakkı ve kıylel hamdu lillâhi rabbil âlemînâlemîne.
zümer suresi 53 ayet okunuşu